28.08.2011

Kurtlar Vadisi senaristi Cüneyt Aysan Adnan Öksüz'e konuştu




Cüneyt Aysan 2003'ten bu yana kesintisiz ilgiyle izlenen Kurtlar Vadisi adlı dizi filmin senaristlerinden.

Kurtlar Vadisi bugüne kadar birçok alana çomak soktu, zaman zaman sert tepkiler aldı. Kurtlar Vadisi Filistin filmi İsrail başta olmak üzere Yahudi lobisinin bastırmasıyla birçok ülkede gösterimi yasaklandı. Aysan'la bu ilginç serüvenin kilometre taşlarını konuştuk. Nişantaşı'nda Pana Film'in merkezinde gerçekleştirdiğimiz söyleşide Aysan bir de haber verdi: Dizi önümüzdeki süreçte Birleşmiş Milletler Teşkilatı'na Müslüman bir ismin seçilmesi konusunu işleyecek...

Kurtlar Vadisi dizisi daha ne kadar sürecek?

Türkiye ne zaman demokratik, sosyal hukuk devleti olursa ne zaman tam bağımsız bir ülke olursa o zaman bu dizi biter.

Peki öngörünüz ne; daha kaç sene devam eder?

2003'ten beri devam ediyor. Devam etmesi için sebep var yani. Türkiye'de toplumsal, siyasal, ekonomik olaylar çok hızlı değişiyor, çok fazla olaylar oluyor gündeme dair. Muhatap olanlar var, bir resmi ağız var bir de insanlar üçüncü bir ağız istiyorlar. Kurtlar Vadisi'nin başarısı burada. Bir muhatapların anlattığı var. Bir de mağdurların mazlumların anlattıkları var bir de bunu analiz edecek yorumlayacak üçüncü bir şey lazım. İşte bu da Kurtlar Vadisi'dir. İşte diyelim derin devlet... Bir onların yaptığı açıklamalar var bir ona muhatap olanların açıklamaları var. Bir de bu söylenenler ne kadar doğru ne kadarı çarptırılmış? İnsanımız bunu merak ediyor ve "bir de Kurtlar Vadisi'nden dinleyelim bakalım bu olayları nasıl yorumluyor" diyorlar. Bu çok önemli bir şey...

Ne demek bu? Olayların perde arkasını bir de Kurtlar Vadisi'nden dinleyelim ne anlama geliyor?

Olayların arka planını bize çok daha net anlatacak. Bağımsız bir duruş sergiliyoruz o yüzden... Bizim seyircimizin en büyük özelliği o. Şu an gündemde olan olayların arka planını bana herhangi bir yönlendirme yapmadan psikolojik harekat yapmadan bana manipülasyon yapmadan bana bağımsız ve aynı zamanda dramatik bir eserle anlatması... İşin görselliği de var elbette.

Peki bu zamana kadar izleyiciden beklediğinizi alabildiniz mi?

Çok şükür izleyici bizi hiç yanıltmadı. Bizim için önemli olan bağımsız duruş. Günümüzde herkes analiz yapıyor. Türkiye analiz fabrikasına döndü. Bilen de bilmeyen de konuşuyor. Bilmeyenlerden ziyade yönlendirenler daha etkili. 'Etki ajanları'nın Türkiye'de çok etkili olduklarını düşünüyorum.

Nasıl? Bu etki ajanları yurtdışı kaynaklı mı, yerli mi?

Yerlinin bir etkisi yok. Daha çok yabancı...
Ajan yani...

E tabi yani ben herkesin ajan olduğunu söylemek de istemiyorum ama kullanılma var.

Farkında olmadan mı?

Tabi çapınız yeterli değilse ve kendi zaaflarınız varsa bunlar çok iyi kullanılıyor. Siz kime hizmet ettiğinizi bilmezseniz bazıları kendilerini kanaat önderi seçer. Onlar sizi bir şeylere kanalize ederler. Yaptığınızın memleket için vatan için çok önemli olduğunu addedersiniz, buna da iman edersiniz ama olay öyle değildir. Yani iki türlü gerçekten bu işi meslek edinenler var onlarla bir sıkıntımız yok, çünkü onlarla daha açıktan mücadele edebiliriz ama Türkiye'nin en büyük sıkıntısı ayartılmış bilinçler var. Bunlar asıl sıkıntı...

Ne demek ayartılmış bilinçler?

Size dış devletlerin sunmak istediklerini rahatlıkla görüyorsunuz... 24 saat televizyonda yayınlar yapılıyor. Dizi olsun, film olsun, haber kanalı olsun... Siz bu toplumu bu kadar ahlaksız, bu kadar şerefsiz, bu kadar çirkin, bu kadar saygısız bir toplum olduğunu mu söylemek istiyorsunuz? Seyreden diyor ki, ya Türkiye nasıl bir ülke? Türkiye'de yüzde 70 kadar milliyetçi muhafazakar kitle var. Yüzde 30'luk da bir sol kitle var. Tabi o solculara da gayri ahlaki demek istemiyorum ama izlediğiniz şey, okuduğunuz şeyler sanki biz bu ülkede yaşamıyoruz. Bu ülke farklı bir ülke gibi. Yoğun bir bombardıman var. Yoğun bombardımandan dolayı siz eğer zayıfsanız donanımınız yoksa sorgulama gücünüz eksikse bunu ister istemez bilinç altına atıyor. Ve siz olaylara o şekilde bakıyorsunuz. Şimdi bu yayınları izlediğinizde Amerika'nın Vietnam'da kaybettiğini kaç kişi söyleyebilir ki? Düşünün kendi halkınıza Türkiye'nin gündemindeki olayları, sorunları takip ederken bir şekilde bombardımana tutuluyorsunuz.

Kurtlar Vadisi'nin 'Kozmik Oda'sı

Kurtlar Vadisi mi kurtarıyor halkı bu yoğun propagandadan?


Bu bambardımandan kurtulmak kolay değil ama Kurtlar Vadisi bu noktada halka nefes aldırıyor. Olayların perde arkasını bağımsız olan bir ekip ve kendi değerlerine, yaşam tarzlarına, sembollerine saygı duyan; onlarla hemhal olmuş, onların duygularına tercüman olan bir ekibin anlatması hoşlarına gidiyor. Zaten bizim toplumda teveccüh bulduğumuz en önemli şey de bu.


Peki bütün bu yoğun propagandaları nasıl arındırıp sunuyorsunuz topluma? Bir kozmik odanız mı var sizin?

Biz 3 kişi yazıyoruz, Raci (Şaşmaz) bey, Bahadır (Özdener) bey ve ben. Üçümüz de birbirimizi iyi tanıyoruz. Asgari 25 yıllık bir dostluğumuz var. Bahadır Gümüşhaneli, Raci bey ve ben Elazığlıyız. İnsanımızı iyi kötü tanıdığımıza inanıyoruz. İnsanımızı tanımak büyük avantaj. Dünyayı ve Türkiye'yi iyi okuduğumuza inanıyoruz. Fikirsel ve bilgi anlamında iyi besleniyoruz. Bir de kötüyü görünce iyiyi yazmak daha kolay. Türk medyasında bir kokuşmuşluk ve çürümüşlük var. Bunu görünce siz daha bir motive oluyorsunuz. Ama bu da kolay değil. Neticede sektörde bu işi yapan tek biz varız. Bir de tabi bize tuhaf gelen neden böyle oluyor dedirten şeyler oluyor...

Nasıl şeyler?


Bir bakıyorsunuz yemek masasında içki şişeleri var. Bu bizim kültürümüzde olan bir şey değil. Asgari insanımızın evinde yemek yerken, sohbet ederken, giyinirken tarzı çok belli. Çok sevdiğimiz dizide bile bakıyorsunuz çok farklı bir şey oluyor. Bunların olmaması lazım. Bizi böyle anlatmamaları lazım. Bu acı veren bir durum. Allah lütfetti biz bu işe girdik ve o acıyı da iyi biliyoruz. Mümkün olduğunca o acıyı insanlara yaşatmamaya çalışıyoruz.

Çok iyi hatırlıyorum eskiden Kültür Bakanlığı özellikle Amerikan filmlerine yönelik büyük bir mücadele başlattı ama başaramadı...


Ben de çok iyi hatırlıyorum; o yasa çıkarılamadı. Amerikan filmlerine kota konmasını istendi ama başarılamadı. Amerika sadece ekonomisiyle, savaş gücüyle değil dayattığı insanlara empoze ettiği bir hayat tarzı var. Amerikan değerleri diye bir şey var. Bunu insanlara yaymakta çok başarılı. O yüzden diyorum özgür düşünemiyorsunuz. Bilinçleriniz ayartılı. En çok izlenen filmle Hıristiyanlık propagandası yapıyor. İşte Küçük Ev dizisi büyük bir Yahudi propagandası filmiydi... Vadideki Zambak dizisi vardı. Orada da Kızılderililer ilkel, barbar çatır çatır adam kesen toplum olarak gösteriliyordu... Oryantalist yaklaşım... Biz aslında onlara medeniyet götürüyoruz şeklinde... Biz bu çağda büyüdük ve tek kanal vardı... Çok da kanal olsa fark etmiyor... Sizin değerlerinizi yansıtan bir şey yoktu. Hep onun acısı var. Amerika'nın en büyük başarısı o. Hayat tarzı, idealini, kültürünü dünyaya yayması ve insanların da bunu talep etmesi. Ben şunu iddia ediyorum; dünya coğrafyasında Arap dünyası hariç hiçbir toplumun birbirinden farklı olduğunu tespit edemezsiniz. Giyim tarzıyla yemek kültürüyle kullandığı otomobille, enstrümanlarla fark edebilir misiniz?

Polat Alemdar kahraman Amerikalı mitini yıktı

Peki sizin bu eforunuz, çabalarınız devlet katında da bir karşılık buluyor mu?


Gerçekten bizi anlayan, bilen devlet adamları tarafından çok takdir ediliyor. Ama tabi ayartılmış beyinleri olmayanlar takdir ediyor. Etki ajanları olmayanlar, zaten bunu hissediyorsunuz. Tebrik var takdir var. Çünkü onların da özlem duyduğu şey bu. Her alanda benzer çalışmalar yapılabilse, onlar da bunun sıkıntısını çekiyor. Ama diğer taraftan İrticai Eylem Planı'nda Kurtlar Vadisi'nin kaldırılmasını yazıyor adam. Böyle örnekler de var. Niye? O da kendince haklı. Niye kaldırılması gerektiğini biliyorsunuz işte. Çünkü toplumda onların istemediği Türk ve Müslüman kültürüne uygun en iyi şeyi veriyorsunuz. Ben şunu söylüyorum; Polat Alemdar karakterli yerli bir mit oluşturdunuz. Buna Amerikalılar müsaade etmez. Egemen güç buna müsaade etmez. Öyle bir şey yaptınız ki olur mu yani, yerli ve Müslüman karakteri sadece Türkiye'de değil Ortadoğu'da Balkanlarda ve Kafkasya'da da artık Hiro. Adamlar bunu görüyor ve buna engel olmak zorunda. Toplumları birbirine yaklaştıran sadece seyahat değil. Damak zevki gibi insanların bellek zevkleri de var. Bu coğrafyada 1000 yıldır yaşamışsınız bu zevk bir anda unutulmuyor. Siz onu çıkardınız. Çok şükür onda da çok başarılıyız. Polat Alemdar şu an bu coğrafyadaki Müslüman ve Türklerin sanal kurtarıcısı gibi.

Çok merak edildiğini düşündüğüm bir hususu da sormak istiyorum. Dizide işlediğiniz konular geleceğe de çoğunlukla atıf yapıyor. Bir yerlerden ipuçları mı geliyor?


İlham demek istiyorsanız o var.

Bilgi kırıntıları gibi...

Ben bunu hakaret olarak kabul ederim. Şundan dolayı biz o bilgi birikimine arkadaşlarla sahibiz. Kimsenin bize bir şey vermesine gerek yok. Bir de şunu iddia ediyorum; bize bir şey veriyorlarsa senaristlikte çok para var; gelsinler başkalarına da versinler onlar da yapsın. Veya veren insanlar niye kendileri yapmıyorlar.

Bunu olumsuz anlamda söylemedim

Mesela herkes şunu söyledi, Ergenekon sürecini en iyi anlatan biz olduk. Kurtlar Vadisi olmasaydı toplum bu kadar kabullenir miydi? Ama biz yine orada da Ergenekon demedik Gladio dedik. Özellikle Gladio dedik. Şunu biliyoruz; Gladio soğuk savaş döneminde oluşan bir kurum. Soğuk savaş ortadan kalktı, soğuk savaş ortadan kalkınca bunun aygıtları ve kurumlarının da ortadan kalkması lazımdı. Biliyorsunuz Almanya'da, İtalya'da, Belçika'da yapıldı bu temizlik. Sıra bize geleceği belliydi... Soğuk savaş dönemi bittikten sonra bu dönemin eski aktörlerinin tasfiye edileceğini söylüyorsunuz sıra bizde anlamında. Küçük çapta olan insanlar zannettiler ki güç kendilerinde ve bu tür insanlar kullanılmaya müsaittir. Biz her zaman şunu da söyledik, şuna dikkat etmek gerekir: eski Gladio tasfiye edilirken yenisi işbaşına gelmesin. Bu süreci anlatırken verdiğimiz mesaj buydu...

Gladyo tamamıyla tasfiye olmadı
Peki Gladio sizce tamamen tasfiye oldu mu?


Olmadığı belli. Gladio'nun medya, yargı ve iş dünyası ayakları duruyor. Silahlı ayağı hep konuşuluyor ama bu zaten operasyoneldir. Bu kurumlar henüz tam tasfiye edilmedi. Bir de büyük bir yapı. 50 yıllık bir yapı. Eğer yeniyi de onlar oluşturacaksa çok sakat.

Gladio'nun medya, yargı ve iş dünyası ayağı hâlâ ayakta derken...

Medya'yı 28 Şubat'ta gördünüz beyazı kara, karayı beyaz gösterdiler. Attıkları başlıklara bakın yeterli. Bugün de diktatörü yoketmek için diye hâlâ başlıklar atılıyor. Diktatör yokedilecek de orada (Libya) insanlar yokediliyor. Bunlar bilinçli atılan başlıklar. Psikolojik harekatın en iyi yapıldığı yer orası. İkincisi iş dünyası. Çünkü Gladio'nun en büyük özelliği para. Şundan dolayı para; ekonomik güç siyaseti dizayn eden bir güç. Yargıya gelince Türkiye'de vesayet rejiminin iki ayağı var. Biri yargı biri ordu. 28 Şubat'ta yargının durumunu biliyoruz.

Kurtlar Vadisi'nde işlenen ağırlıklı konulardan biri de İsrail ve Siyonizm. Siyonizmden ne anlıyorsunuz?

Bizim İsrail vatandaşlarıyla ve Yahudilerle bir derdimiz yok. Bizim siyonizmle derdimiz var.

Ne demek Siyonizm?

Bunu artık herkes biliyor. Açıklamaya gerek yok. Biz siyonizmin insanlık için tehdit olduğuna inanıyoruz. Sadece Müslümanlar için değil bütün dünya için bir tehdit.
 

Neden peki?

Çünkü onların görmek istediği bir dünya tasavvuru var. Ve bu dünya tasavvurunda kendileri efendi diğer insanları köle gibi görüyorlar. Çünkü buna inanıyorlar adamlar. Bunun için hizmet ediyorlar. Bizim inancımızda insanlar köle değil. Bizim inancımızda olsa da olmasa da yine insan insandır. Bizim bir Hristiyan'a bir Musevi'ye hatta bir putpereste insan değilsin deme hakkımız var mı? Niye? Çünkü onun son nefese kadar hidayete erme durumu var. Ama Siyonistlere göre Yahudi olmayanlar köle. Daha doğrusu insan değil. Bu sizce sapkın bir düşünce değil mi? İsrail Devletinin adında da Siyonizm var, İsrail Siyonizm Devleti diye geçiyor bunu da kimseye söylemiyorlar. Orada çok büyük bir zulüm var. Tamam Hitler'in de zulmü var ama o sınırlı süreli. Filistin zulmüne baktığınızda çok uzun süreli oysa... Bu zulüm olduğu sürece dünyada kimse rahat yatamaz. Seçilmiş hükümeti tanımıyorsunuz, yani şimdi Gazze'de niye saldırıya başladılar yeniden. Biz o bölgede 800 yıl dünyaya birşeyler verdik. O zaman adalet ve düzen vardı. Çünkü biz her gittiğimiz yere düzen ve adalet götürmüşüz. Bakın Balkanlar ve Ortadoğu... Aradığı tek şey adalet ve düzen. Biz bunun sınavını vermişiz. Hiçbir zaman da hegomonik şekilde yaklaşmadığımız halde. Hiçbir zaman sömürgeci olmadık. Nerede bir zulüm varsa nerede bir adaletsizlik varsa ister istemez orayla özdeşleşen bir yapımız var. Zalime ve zulme karşı duyarsız kalamıyoruz. Bizi kobay gibi kullandılar. İşte Büyük Ortadoğu Projesi. Deneylerde farelerin kullanıldığı gibi bizi de bu bölgede kullandılar. Yeşil Kuşak olmadı kaldır, 5 bin kişiye maloldu. Şimdi BOP, Ortadoğu'dan Afganistan'a kadar. Uygulanan projelerin maliyeti çok önemli. Ama onlar için önemli değil. Fare gibi... Dene, kullan, at. Bu, Müslüman coğrafyasında çok fazla kullanılan bir yöntem.
 
Partneriniz Bahadır beyle benzer düşündüğünüzü varsayarak şunu sormak isterim; Bahadır bey "Biz Siyonizmi Erbakan'dan öğrendik"demişti. Siz nasıl düşünüyorsunuz?

Sayın Erbakan Dünyayı tanıyor ve biliyordu. Amerika'ya bakıyorsunuz Amerika'da medya sektörünün % 80'i onların elinde. Finansa bakıyorsunuz, yönetime bakıyorsunuz aynı şekilde... Ben demiyorum ki Siyonistler tüm dünyayı ele geçirdi. Bir de öyle bir propaganda var. Herşey onların ellerinde biz ne yapsak da boş gibi... Oysa öyle değil... Bunlarla mücadele etmek imkansız... Yok kardeşim var. O yüzden rahmetli Erbakan dünyayı ve Türkiye'yi iyi algıladığı için neyin ne olduğunu biliyordu. Dinler hiçbir zaman insanlar için zararlı değil. Siyonizm Yahudiliği bile aşağılayan bir oluşum. "Bu din bizi köleleştirdi bizim ideoloji ile yaklaşmamız lazım" diyorlar. Siyonizmin en büyük açılımı o. Siyonizm ideolojisi sonraları bir din haline geldi. Ve siyonizme tapınmaya başlanıldı. Kendi yaptığınız puta tapmak gibi bir şey.
Bir dönem resmi düzeyde de İsrail'den hayli sert tepkiler aldınız. Orada tam olarak neler oldu?

Irak filminde İsrail hayli sert çıktı. Oradaki böbrek ticaretini afişe ettiğimiz, işlediğimiz için. Ama zaten orada böbrek ticareti yapıldığını uluslararası Sağlık Örgütü tescil etti. BOP'u yapanlara bakınız Neo-con kökenli oldukları belli. Müslüman dünyasının ayağa kalkması demek onların hükümranlığının kırılması demek. Müslüman dünyasının en büyük gücü de Türkiye. Bunu tereddütsüz herkes kabul ediyor. Bunu sağlayacak olan da ordu. Türkiye'nin güçlü orduya ihtiyacı var.
 
Peki son olarak, Kurtlar Vadisi'nin bundan sonraki bölümlerinde neler olacak?

Birleşmiş Milletler ya adam gibi Birleşmiş Milletler olacak, kendini değiştirecek ya da yok olacak. Planımızda şöyle bir şey var; Birleşmiş Milletlere ilk kez Müslüman bir Genel Sekteter... Bu olabilir... Bunu anlatabiliriz. O kurumların değişeceğini söylüyoruz, BM, OECD, IMF, Dünya Bankası gibi...
Ne çağrıştırıyor?

Necmettin Erbakan: Namaz kılan lider

Kurtlar Vadisi: Fenomen

Gakkoş: Kardeş

Süleyman Demirel: Çok yaralı olduğumuz bir alan

Kurtlar Vadisi bugüne kadar birçok alana çomak soktu, zaman zaman sert tepkiler aldı. Aysan'la bu ilginç serüvenin kilometre taşlarını konuştuk. Filmin senaristlerinden Cüneyt Aysan Adnan Öksüz'ün sorularını cevapladı..Ergenekon: Gladio

Silivri: Mahpushane

Derin Devlet: Keşke olsa

Başörtü: Mazlumiyet simgesi

Ömer Lütfi Mete: Ömer abi... Ömer abi... şimdi Ömer abiden başlamak lazım değil mi? Hem büyük bir kalp hem büyük bir beyindi.

(ADNAN ÖKSÜZ-MİLLİ GAZETE)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.